Bilmediklerim

Bir kaç gün ve gecedir farklı terkipler ile aklımda dönüp duruyor:

Bilmediklerim öyle çok ki. | Bildiklerim o kadar az ki.

Bazen, Uçsuz bucaksız uzay boşluğunun en karanlık köşesinde, boşlukta salındığımı hayal ediyorum: Hiç bir şeyin, zamanının bile olmadığı o boşlukta; üstünde durabileceğim bir kenarı elli santim kadar olan bir yer karosu olabilirse eğer, işte o karo bilebildiğimi sandığım şeylerdir.

Peki o karo hiç oldu mu? Hiç bu kadar sağlam bir zemine ayak basabilir mi insan? Bilmiyorum. Yine de, bana nerelisin deseler; olup olmadığına emin olamadığım o karoyu anlatırım onlara.

(Müzik: Waiting for the miracle - L. Cohen)

Kendisini kendi yaratmışcasına özgüvenle uzaklara bakanlara ve anlattıkları/inandıkları şey tamı tamına doğruymuşcasına bahsedenlere karşı şüpheciyim. İnsan nasıl bu kadar kesin olabilir ki?

Çok da uzun olmayan yaşantım bana bildiğimi sandığım gerçeklerin tümünün göreceli ve değişken olduğunu öğretti -ki bu bile değişebilir ve kıyametin kopmasıyla her şey tam bir kesinliğe kavuşabilir.

(Müzik: When your mind's made up - Glen Hansard)

Uzayın kendimi bile göremeyeceğim kadar karanlık bir köşesinde, varlığından emin olamadığım bir karonun üzerinde öylece dururken; ciddiye alabileceklerim ancak bildiklerim, deneyimlediklerim ve sonucunda hissettiklerim, sezgilerim ve kendim olabilirim.

İşte sarmal bu noktada başlıyor: Emin olmadığım bir zemini, ciddiye alınacaklar arasında sıralayarak inşa etmeye başlıyorum kendi gerçekliğimi. Böylece gerçeği bilmek için totemlere ve topaçlara ihtiyaç duyma süreci de başlıyor.

1 Lakırdı:

desin ergu dedi ki...

acaba sarmal içten dışa doğru mu ilerliyor, yoksa dıştan içe mi? yani, o karonun varlığından emin olup mu dışındakileri var ediyorsun, yoksa dışındakilerin varlığı yüzünden mi karoyu inşa etmeye karar veriyorsun? önce çekirdeğinden mi başlıyorsun kendini keşfe, yoksa etrafındakiler yüzünden mi kendi özünü aramaya başlıyorsun? kabuğun, dışındakiler yüzünden mi var; yoksa dışındakiler kabuğun yüzünden mi? herşey, acaba katmanlardan mı oluşuyor-birinden diğerinne geçilen, yoksa bir sarmal gibi mi büyüyor - biri diğerinin dışını kaplayarak?

tüm bu ve benzeri milyarlarca sorulara ve daha bi dolu karmaşık şeye rağmen, yine de bilebildiğin şeyler olduğu için (varlıklarından emin olmasan bile) mutluyum enes.. :)